94 – İNŞİRAH SURESİ TEFSİRİ

Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla!

İnşirah suresi nüzul sırasına göre on ikinci, Kuran sıralamasına göre doksan dördüncü sure olup, sekiz ayetten ibarettir. Mekke’de indirilmiştir.

94/1- Biz, senin göğsünü yarıp-genişletmedik mi?

İslam toplumlarında Geleneksel bir rivayet olarak şöyle anlatılır. Bir gün peygamber efendimiz çocukken birkaç başka çocuklar da olduğu halde. Aksakallı gökten Cebrail gelir. Çocuğu yere yatırır ve kalbini yarar temizler diker ve gider. orada bulunan diğer çocuklar da bu olaya şahit olurlar.

Nasıl edebi sanatlarda bir kelimenin bir mecazi ve bir de gerçek anlamı varsa Kuran’da da vardır.

Bazı Kuran tefsiri yapan kardeşlerimiz kelimenin köküyle çapağı ile uğraşırken Kuran bütünlüğü içerisindeki konuşlandığı yeri kaçırmaktadırlar. ve asıl gösterilen mesajı yakalamaktan uzak kalmaktadırlar.

Ayette göğsün yarılması ve genişletilmesi gerçek anlamında değil mecazi anlamda kullanılmıştır. Bir defa her insan akıl baliğ çağına erişinceye kadar, toplumların doğanın şartlarından etkilenerek büyürler. Ne zaman ki onlar ergenlik yaşına geldi, o zaman dileyenler toplumların anlayışından öte geçerek kendi yaratılışındaki rabbim Allahtır diye verdiği sözle yürümeye başlarlar.

4/6- Yetimleri, nikâha erişecekleri çağa kadar deneyin; şayet kendilerinde bir (rüşd) olgunlaşma gördünüz mü, hemen onlara mallarını verin. Büyüyecekler diye israf ile çarçabuk yemeyin. Zengin olan iffetli olmaya çalışsın, yoksul olan da artık maruf (ihtiyaca ve örfe uygun) bir şekilde yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, onlara karşı şahid bulundurun. Hesap görücü olarak Allah yeter.

Mal kelimesi dünyalık kazanılanlar olduğu gibi ayette asıl anlatılmak istenen mal Allah’ın asıl insanın kendi özgürlüğü içerisinde hayatta yürüme isteğidir. Yani her insanın dünya hayatında yol seçme hakkı kendisine aittir. Onun gasp etmek ve kendi ideolojileri doğrultusunda ona tahakküm ederek onu yetiştirmeyi Allah yasaklamaktadır. Ancak yaratılışta verdiği rabbim Allahtır sözüne uygun olarak yetiştirilme tarzı müstesnadır.

17/34- Erginlik çağına erişinceye kadar, -o da en güzel bir tarz olması- dışında yetimin malına yaklaşmayın. Ahde vefa gösterin. Çünkü ahid bir sorumluluktur.

Kuran’da geçen bütün peygamberler İsa Peygamber de dâhil olmak üzere ergenlik çağına gelmeden onların kalplerinin genişletilmesi ve yarılması söz konusu olamaz. Peygamberlere peygamberlik önceden verilmez Allah peygamberlere peygamberliği dileyeni yoğunlaştığında ona kendi katından vahyi bilgilerini aktarmaya başlar.

O zaman peygamberin kalbinin yarılması bıçakla amali yat olması değil peygamberin kalbinin yarılması vahyi bilgilerle topladığı çevreden toplumdan aldığı kirli bilgilerden uzaklaştırılıp, vahyi bilgilerin onda karar kılınmasıdır.

22/52- Biz senden önce hiçbir Resul ve Nebi göndermiş olmayalım ki, o bir dilekte bulunduğu zaman, şeytan, onun dilediğine (bir kuşku veya sapma unsuru) katıp bırakmış olmasın. Ama Allah, şeytanın katıp-bırakmalarını giderir, sonra Kendi ayetlerini sağlamlaştırıp-pekiştirir. Allah, gerçekten bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Evet, bütün insanlar ve bütün peygamberlere kovulmuş olan şeytani düşünceler girmiştir. Ama peygamberlere gelen şeytani düşünceler vahyin peygamberlere girmesiyle oradan uzaklaşmışlardır. Bir vücutta iki kalp bulunmaz derken Allah onu kastetmektedir.

33/4- Allah, bir adamın kendi (göğüs) boşluğu içinde iki kalp kılmadı ve kendilerini annelerinize benzeterek yemin konusu yaptığınız (zıharda bulunduğunuz) eşlerinizi sizin anneleriniz yapmadı, evlatlıklarınızı da sizin (öz) çocuklarınız saymadı. Bu, sizin (yalnızca) ağzınızla söylemenizdir. Allah ise, hakkı söyler ve (doğru olan) yola yöneltip-iletir.

İşte kuranda mecazi anlamda kalbin yarılıp genişletilmesi şeytan ve şeytani düşüncelerden her türlü bağımlılıklardan uzaklaştırılarak gelen bilgilere karşı beyin antenlerinin açık ve görüş ufkunun genişletilmesi anlamındadır.

94/2- Ve yükünü indirip-atmadık mı?

Yük derken arkasında un çuvalı ve omzunda hamal olarak taşıdığı bir yükten bahsetmiyor. Buradaki yük kendisine verilmiş olan emanetin kirli bilgiler içerisinden arındırılarak asıl hüviyetine kavuşturulup temizlenmesi arındırılması demektir. Çünkü peygamber, Puta tapıcıların içerisinde büyümüş ve onların ister istemez bir takım kirli alışkanlıkları örfü adetleri onu rahatsız etmişti. Kendisine gelen vahiyle beraber onlardan kurtulmuş ve yerini vahyin aydınlığına bırakan tertemiz bir düşünce ve tertemiz bir hayat onun olmuştu.

93/3- Ki o, senin belini bükmüştü;

Peygamberin belini büken kirli bilgiler ve onun içinden nasıl çıkacağı onu rahatsız ediyordu. Bu sebeple de Onları üzerinde bir kambur olarak taşıyordu. Vahiy gelmeye başlayınca hem kendisi için hem de toplum için bir aydınlık ve üzerindeki sorumlulukların ve almış olduğu yükün Allah’ın gözetiminde seyrederek bir bir atılmasıydı.

42/ 52- Böylece sana emrimizden bir ruh vahy ettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmiyordun. Ancak Biz onu bir nur kıldık; onunla kullarımızdan dilediklerimizi hidayete erdiririz. Şüphesiz sen, dosdoğru olan bir yola yöneltip-iletiyorsun.

Peygamberin üzerinden yükün atılması da bir anlamda karşısına çıkan problemlerin çözümü Allah tarafından yapılıp ona sadece ona uyması anlamı yeterli olmaktadır. Nitekim aşağıda verdiğim ayet örnekleri bunu yeteri kadar açıklamaktadır.

75/ 16- Onu (Kuran’ı, kavrayıp belletmek için) aceleye kapılıp dilini onunla hareket ettirip-durma.

75/17- Şüphesiz, onu (kalbinde) toplamak ve onu (sana) okutmak Bize ait (bir iş)tir.

75/18- Şu halde, Biz onu okuduğumuz zaman, sen de onun okunuşunu izle.

75/19- Sonra muhakkak onu açıklamak Bize ait (bir iş)tir.

İşte peygamberin üzerindeki yükün alınıp atılması belini büken şeyin kaldırılması budur.

94/4- Senin zikrini (şanını) yüceltmedik mi?

Dün yetimdin. Dün yoksuldun. dün fakirdin. Ama şimdi sen toplum içerisinde konuşulmaya başlandın. Bu sana rabbinden gelen bilgiler dolayısıyladır. Sana verilen bilgiler bazılarının imanını arttıracağı gibi bazılarının da inkârını arttıracaktır.

94/5- Demek ki, gerçekten zorlukla beraber kolaylık vardır.

Dünya hayatı öyle güllük gülistanlık tozpembe bir hayat değildir. Tarlaya tohumu ekeceksin. Hasadı elde edinceye kadar zorluk çekeceksin. Daha sonra da oturup kaldırdığın mahsulü yiyeceksin. Gökten zembil ile hiçbir şey inmiyor. Asıl tarla çaba gösterme direnme zorluklara karşı sabır ve tahammül göstererek dünya hayatında çalışma arkasından da ahiret hayatında bunun sefasını sürmektir. Çalışıp çabalayıp kazanması zordur. ama sonucunda arkasından oh! Deyip o kazancını yerken rahatlama da güzel bir şeydir.

94/6- Gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır.

Hemen hemen, konunun önemini anlatmak için vurgu yapılıyor.

94/7- Şu halde boş kaldığın zaman, durmaksızın (dua ve ibadetle) yorulmaya-devam et.

O dünyada ün yapmış nice insanlar öyle yatarak o mevkilere ulaşmadılar. Çalıştılar çaba gösterdiler yoğunlaştılar ki, o mevkileri elde edebildiler. Zaman dar yapılacak iş çok kısa bir zaman dilimine sığdırılmış hayatta ne toplayabilirsen ne kadar çalışıp gayret göstererek hem insanlara hem de kendine faydalı olabilirsen kendi lehinedir.

Zamanını boşa geçirme dünya hayatı bir oyun eğlence salonu değildir. hele hele senin için hiç değildir. Önünde hem bilinmesi gereken bilgileri öğrenmek, hem de insanları örgütlemek için bir takım öğrenmeye yorulmaya ihtiyaç vardır. Durmaksızın çalış ve yorul ve yorulmaya devam et.

94/8- Ve yalnızca Rabbine rağbet et.

Hakkı hak edene ver. Yerleri ve gökleri yaratan ibadet etmeye sözü dinlenmeye hamd edilmeye layık olan sadece ve sadece seni terbiye eden Allahtır.

Kın-ayıcıların kınamasından korkma Allah’ın verdiği bir emri ön planda tut senin dünyalık bazı menfaatlerine ters olsa bile adaletten haktan hukuktan ayrılma sadece rahibine mağfiret et. Onu tekbir et. Onu yücelt. yüceltmeye en layık olan da odur.

Doğrularım Allah’a yanlışlarım ise bana aittir.

ALİ RIZA BORAZAN

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.