İNCİL SAHİPLERİ, ALLAH’IN İNDİRDİKLERİYLE HÜKMETSİNLER, AYETİ, NEYİ İFADE EDİYOR?

RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA!

5/47- İncil sahipleri Allah’ın onda indirdikleriyle hükmetsinler. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, fasık olanlardır.

Bazı Kuran okuyucu kardeşlerimizin yanlış anladıkları ayetlerden birisi de budur.

Bir ayetin ne anlama geldiği hakkında bilgi sahibi olabilmek için Kuran’ın bütünü hakkında doğru bir bilgiye sahip olmak gerekir. Bu örnek olarak vermiş olduğum ayetin doğru bir şekilde anlaşılabilmesi için Konu içerisindeki konuşlandırıldığı yere bakmak lazımdır. Önce konu içerisinde Ayetleri sıraladıktan sonra bu ayette ne anlatılmak isteniyor? Onu anlamaya çalışalım.

5/43- Allah’ın hükmünün bulunduğu Tevrat yanlarında olduğu halde, seni nasıl hakem kılıyorlar ve sonra bunun peşinden yüz çeviriyorlar? İşte onlar, inanmış değildir.

5/44- Gerçek şu ki, Biz Tevrat’ı, içinde bir hidayet ve nur olarak indirdik. Teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hükmederlerdi. Bilgin-yöneticiler (Rabbaniyun) ve yüksek bilginler de (Ahbar), Allah’ın Kitabı’nı korumakla görevli kılındıklarından ve onun üzerine şahidler olduklarından (onunla hükmederlerdi.) Öyleyse insanlardan korkmayın, Benden korkun ve ayetlerimi az bir değere karşılık satmayın. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, kâfir olanlardır.

5/45- Biz onda, onların üzerine yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve (bütün) yaralara (karşılık da) kısas vardır. Ama kim bunu sadaka olarak bağışlarsa o kendisi için bir kefarettir. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, zalim olanlardır.

5/46- Onların (peygamberleri) ardından yanlarındaki Tevrat’ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa’yı gönderdik ve ona içinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat’ı doğrulayan ve muttakiler için yol gösterici ve öğüt olan İncil’i verdik.

5/47- İncil sahipleri Allah’ın onda indirdikleriyle hükmetsinler. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, fasık olanlardır.

5/48- Sana da (Ey Muhammed,) önündeki kitap(lar)ı doğrulayıcı ve ona ‘bir şahid-gözetleyici’ olarak Kitab’ı (Kur’an’ı) indirdik. Öyleyse aralarında Allah’ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen haktan sapıp onların heva (istek ve tutku)larına uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol-yöntem kıldık. Eğer Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet kılardı; ancak (bu,) verdikleriyle sizi denemesi içindir. Artık hayırlarda yarışınız. Tümünüzün dönüşü Allah’adır. Hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri size haber verecektir.

5/49- Aralarında Allah’ın indirdiğiyle hükmet ve onların hevalarına uyma. Allah’ın sana indirdiklerinin bir kısmından seni şaşırtmamaları için onlardan sakın. Şayet yüz çevirirlerse, bil ki, Allah bir kısım günahları nedeniyle onlara bir musibeti tattırmak istemektedir. Şüphesiz, insanların çoğu fasıklardır.

İnsanları yanıltan olay İncil sahiplerine hitap ederken sanki insanların bu günkü ellerinde kendi elleriyle yazdıkları İncil olarak sandıklarından ayet hakkında yanlış anlayışın temelini oluşturmaktadır. Şimdi Günümüzde dolaşan İncil ile Allah’ın Hazreti İsa peygambere gönderilen İncilin alakası olmadığını size kanıtlamaya çalışacağım.

İLK AYET SİTESİNDEN;

Bir alıntı sunduktan sonra ayet hakkında Kuran’ın anlatmak istediğini anlatmaya çalışacağım.

ALINTI

İncil

Hıristiyanlığın kutsal kitabı olup Hz. İsa’ya indirilmiştir. Müslümanlara göre, “gökten vah yedilen ve aslı kaybolmuş ilahi kitap”tır; bu nedenle de dört büyük kitaptan biri kabul edilir. Hristiyanlara göre ise, İncil bir kitap değil, İsa tarafından ilan edilen “müjde”dir; eldeki İnciller de, o ilanın şahitleridir. Bu yaklaşım, Hristiyanlara, İncillerde hata olduğunu söyleme imkânı verir.

60’ı aşkın İncil vardır. Katolik Kilisesi bunlardan dördünü kabul eder. Matta, Markos, Luka ve Yuhanna tarafından yazılanların hepsi İncil genel adıyla anılır. İlki Hz. İsa’nın ölümünden 30, dördüncüsü ise 90 yıl sonra kaleme alınmıştır. Dört İncil de halk Yunancasıyla yazılmıştır. Arapçada bu dört İncil, Enacil-i Erbaa adıyla tanımlanır. İncil, kelime olarak “getirdiği bir haberden dolayı bir şahsa verilen müjdelik, mükâfat” anlamına gelir. Daha sonraları “sevindiren haber”, “Hz. İsa’nın tebligatının özeti”, “onun hayatı”, “Hz. İsa’nın siret ve tebligatını yazı ile kaydeden kitaplar” hakkında kullanılmıştır.

Matta, Markos ve Luka İncillerine Sinoptik İnciller adı da verilir. Çünkü aralarında, biçim ve içerik açısından benzerlikler vardır. Markos İncili, geleneksel sıralamada ikinci yeri alır ve gerçekte en eski olan ve öbür iki İncil’e kaynak oluşturan Hz. İsa’nın sözlerinin ilk derlemesini içerir. Hıristiyanlar genellikle İncillerin Hz. İsa’nın yaşamına tanık olmuş kişiler tarafından yazıldığını kabul ederler. Ancak araştırmalar, bu dört İncilin 70 ile 110 yılları arasında kaleme alındığını ortaya koyar. İncillerin bir bütün olarak toplanması, İsa’nın peygamberlik görevinin sona ermesinden yaklaşık 100 yıl sonra gerçekleşir. İncillerin resmi olarak kabulü ise 170 yılı civarındadır.

Tevrat, Zebur ve İncil’i içine alan Kitab-ı Mukaddes’de Tevrat ve Zebur Eski Ahit; İncil ise, Yeni Ahit olarak adlandırılır. Matta, Markos, Luka ve Yuhanna İncillerini içine alan Yeni Ahit 27 bölümden oluşur ve bunlar üç grupta toplanır: Tarihi kitaplar, Talimi kitaplar ve Vahiy (Esinlenme).

Tarihi kitaplar: 1. Matta, 2. Markos, 3. Luka, 4. Yuhanna İncilleri ile 5. Luka’nın, Elçilerin (Resullerin) İşleri adlı kitabını kapsar.

Talimi kitaplar: Havarilere ait 21 mektuptan oluşur ve Pavlus’un 14 Mektubu ileYedi Katolik Mektup şeklinde gruplanır. Pavlus’un 14 Mektubu da; Büyük Mektuplar (6. Romalılara Mektup, 7. Korintoslulara Birinci Mektup, 8. Korintoslulara İkinci Mektup, 9. Galatyalılara Mektup, 10. Selaniklilere Birinci Mektup, 11. Selaniklilere İkinci Mektup); Hapishane Mektupları (12. Efeslilere Mektup, 13. Filipililere Mektup, 14. Koloselilere Mektup, 15. Filimon’a Mektup); Pastoral Mektuplar (16. Timoteyus’a Birinci Mektup, 17. Timoteyus’a İkinci Mektup, 18. Titus’a Mektup, 19. İbranilere Mektup) oluşturur.

Yedi Katolik Mektup ise 20. Yakup’un Mektubu, 21. Petrus’un Birinci Mektubu, 22. Petrus’un İkinci Mektubu, 23. Yuhanna’nın Birinci Mektubu, 24. Yuhanna’nın İkinci Mektubu, 25. Yuhanna’nın Üçüncü Mektubu, 26-Yehuda Mektupları’nı kapsar.

  1. ve son kitap olan Vahiy (Esinleme), Yuhanna’ya aittir. 96 yıllarında, dördüncü İncil yazarı tarafından kaleme alındığı kabul edilir.

Yeni Ahit’te ilk dört kitapçığı izleyen Elçilerin İşleri bölümünde Hz. İsa’nın seçtiği elçilerin etkinlikleri anlatılır. Yeni Ahit’te yer alan Mektuplar ise İsa peygamberin öğrencileri tarafından, Hz. İsa’ya ilk inanan topluluklara yol göstermek, onun öğretisine uygun bir yaşam sürmelerini sağlamak ve karşılaştıkları sorunların üstesinden nasıl gelebileceklerini göstermek için yazılmıştır. İncil’in sonunda yer alan Esinlenme kitapçığı ise Yuhanna’nın Kutsal Ruh’tan esinlenerek bildirdiği, gelecekteki olayları haber veren sözlerinden oluşur.

Matta İncili 28 bölümden oluşur. Eski Ahit’in devamı gibidir; Yahudi şeriatinin esasları olan namaz, oruç ve zekatı benimser. Hz. İsa’nın soy kütüğünü vererek başlar ve çocukluğunu anlatan bölüm ile devam eder. İsa peygamberin göreve hazırlanması ve Celile ile çevresindeki faaliyetleri, Kudüs’te öğretisini yayması, tutuklanıp çarmığa gerilmesi ve Hz. İsa’nın ünlü son buyruğu olan “Gökte ve yeryüzünde bütün yetki bana verildi. Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin” sözünün aktarıldığı İsa’nın Dirilmesi bölümlerini kapsar. Matta, Bab 10’da kendisini 12 havariden biri olarak gösterir. Ancak İsa peygamberin arkadaşı olduğu bugün kabul edilmemektedir.

Markos’un kitabı, Hz. İsa’nın yaşamını anlatan İncil’in ilk dört kitap arasında en kısa ve en eski olanıdır. Ancak yine de bir havarinin yazdığı kitap olarak değil, ancak bir havarinin öğrencisi tarafından kaleme alındığı kabul edilir. İsa peygamberin ne doğumundan, ne soyağacından ne de çocukluğundan söz eder. Dört balıkçı hikâyesiyle başlar. Öğretiye de daha az yer verir. 16 bölümden oluşan Markos İncil’inin neredeyse dörtte birinde Hz. İsa’nın ölümü ve dirilişi anlatılır. Kitabın bölümleri ise İsa’nın ortaya çıkışını, İsa’nın Celile ve çevresindeki faaliyetlerini, İsa’nın Kudüs’e giderken yolda öğrettiklerini ve Kudüs’deki son günlerini anlatır.

Luka İncili’nin yarıya yakın bölümü Hz. İsa’nın öğretilerinden bahseder. İsa öğretisinde birçok benzetme kullanılır. Luka İncili’nde 26 tane benzetme bulunur. Bunların 16 tanesi İncil’in diğer kitaplarında yer almaz. 24 bölümden oluşan Luka İncili, giriş bölümüyle başlar. Vaftizci Yahya ile İsa’nın doğum ve çocuklukları, Vaftizci Yahya’nın görevi, İsa peygamberin vaftiz olması ve sınanması, Celile ve çevresindeki etkinlikleri, Kudüs’deki son günleri, tutuklanması, yargılanması ve çarmığa gerilmesi ile İsa peygamberin dirilmesi ve göğe yükselmesi diğer bölümleri oluşturur. Hz. İsa’nın 30 yaşında peygamber olduğunu söyler.

Yuhanna’nın kitabı ise diğerlerine göre farklı konuları işler. İsa peygamberin doğumunu anlatmak yerine; Hz. İsa’nın başlangıçtan beri Tanrı’yla birlikte bulunmuş, beden olup aramızda yaşamış olan Tanrı Sözü olduğunu açıklamakla başlar. Kitabın ana amacı da Hz. İsa’nın kim olduğunu açıklamaktır. Kitapta İsa peygambere “Söz”, “Mesih”, “Tanrı Oğlu”, “İnsanoğlu” ve daha birçok unvan verilir. Yuhanna İncili; giriş, Vaftizci Yahya ve İsa peygamberin ilk öğrencileri, konuşmaları ve yaptığı mucizeler, Hz. İsa’nın ölümünden önceki son haftası ve Hz. İsa’nın dirilişinden sonra izleyicilerine görünmesini konu alan 21 bölümden oluşur. Yuhanna İncil’inin diğer İncillerle arasında önemli ayrılıklar da vardır. Örneğin Hz. İsa’nın peygamberlik süresini Matta, Markos ve Luka bir yıl olarak kabul ederken Yuhanna’da iki yıldan fazladır.

Hz. İsa’nın İncil’inin kaybolmasına Yahudilerin sebep olduğu kabul edilir. Çünkü onun peygamberliğini tanıyanları kitapsız/öğretisiz bırakmak istemişlerdir. Hıristiyanlığın ilk günlerinde yalnızca sözlü geleneğe dayanan vaazlar verilirdi. Ne var ki, vaizlerin işlerini kolaylaştırmak için küçük başvuru kitaplarının yazılması gerekiyordu. 

Böylece Hz. İsa’nın sözleriyle ilgili derlemeler, mucizelerin hikâyeleri, meseleler ve Hz. İsa’nın yaşamının önemli bölümleri bir araya getirildi. Filistin’de ağızdan ağıza dolaşan sözlü geleneklere eklenen bu derlemeler, İncillerin çıkış noktasını oluşturdu. Hıristiyanlığın devlet dini haline gelmesinden sonra eskiden gizlenmiş olan çeşitli İnciller ortaya çıkarıldı ve İznik Konsili’ne sunuldu. Bunlardan 27’si 325 yılında İznik Konsili’nde resmi Kutsal Kitap olarak kabul edildi.

Konsil’in Yeni Ahit’i değiştirme çabaları bundan sonra da devam etti. Örneğin, günahların papazlarca affedilmesi, papanın yanılmazlığı, Meryem’in günahsız doğması, Hz. İsa’nın Yahudiler değil de Roma valisi tarafından öldürülmüş olması daha sonra eklenmiştir. 

Katolik Kilisesi’nin, kutsal kitapların, Konsil kararları ışığında anlaşılması gerektiğini kabul etmesi ve bu kararlarda aşırılığa kaçması Protestanlık mezhebinin doğmasına neden olmuştur. Papazların, Allah adına günah affetmesi, helal ve haramları değiştirmeye yetkili sayılmaları gibi İncil’e sonradan yapılan ilavelerden Kuran da sözeder: (Tevbe suresi 31. ayet: “(Yahudiler) Hahamlarını (Hıristiyanlar) rahiplerini Allah’tan ayrı rabler edindiler….”)

Barnaba İncili

Daha çok müslümanlar arasında adı geçen İncillerden biri de Barnaba İncili. Barnaba, 12 havariden biri olmasa da Hz. İsa’nın ilk sırada yer alan ashabından olduğu biliniyor. Adı, Luka İncilinde yer alan Elçilerin İşleri adlı kitabında birçok kez geçiyor. Diğer İncillerden şu özellikleriyle ayrılıyor: Hz. İsa’nın Tanrı ya da Tanrının oğlu değil, Allah’ın İsrail oğullarına gönderdiği bir resul olduğunu ısrarla belirtiyor. Hz. İbrahim’in kurban etmek istediği oğlunun İshak değil, İsmail olduğunu; Hz. İsa’nın haça gerilmediğini yazıyor. Beklenen mesihin Hz. Muhammed olduğunu açıkça belirtiyor.

Kuran, İncil’den nasıl söz ediyor?

Kuran-ı Kerim, birçok ayetinde İncil’den söz eder. Onun Hıristiyanlarca değiştirildiğini kabul eder ancak yine de İncil’i semavi kitaplardan sayar. Üç snoptik İncil’de de Hz. İsa’nın tanrılığı ve teslis (“üçlü ilah” anlayışı: Tanrı birdir, ama baba, oğul ve kutsal ruhtan oluşur.) açıkça ele alınmaz. 

İncil’e göre, ne Hz. İsa ne de havarileri ve ilk öğrencileri, Hıristiyanlığa sonradan sokulan bu inançları bilmiyorlardı. Onlardan hiçbiri İsa’yı Tanrı ya da Tanrının oğlu ya da Tanrılığın üç unsurunsan biri olarak bilip bunu ifade etmemiştir. Bütün bunlar Hz. İsa dünyadan ayrıldıktan çok sonra ortaya atılmıştır. Kuran, İncil’in metninden çok, İncil mensuplarının aşırılıklarını, yaptıkları değişiklikleri ve İncil’de bulunmayan anlamları ona mal etmelerini reddeder.

Al-i İmran suresinin 3. ayetinde bütün kitaplar gibi İncil’in de insanlara doğru yolu göstermek için indirildiği bildirilir. (“…. Bundan önce de, insanlara doğru yolu göstermek için Tevrat ve İncil’i indirmişti.”)

Maide suresi 46. ayette “Tevrat’ı tasdik edici olarak gönderildiği” (“O peygamberlerin izlerince Meryem oğlu İsa’yı, kendisinden önceki Tevrat’ı tasdik edici olarak gönderdik. Ona; kendisinden önceki Tevrat’ın tasdikçisi ve müttakilere bir hidayet ve öğüt olmak üzere içinde hidayet ve aydınlık bulunan İncil’i vedik.”); A’raf suresi 157. ayette ise Hz. Muhammed’in geleceğini haber verdiği (“Onlar ki yanlarındaki Tevrat ve İncillerde vasıfları yazılı o Peygambere tabi olurlar…..”) hatırlatılır.

******************************************************

KURAN NE DİYOR?

O zaman Bazı Kuran okuyan kardeşlerimizin Şu ayeti alıp da nasıl olur da insanların kendi elleriyle yazdıkları bir değil, 60 tane kitabın bir birleriyle uyum halinde olmayan,

 “İncil sahipleri Allah’ın onda indirdikleriyle hükmetsinler diye emir buyursun?

5/ 47- İncil sahipleri Allah’ın onda indirdikleriyle hükmetsinler. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, fasık olanlardır.

ayette bahsedilen İncil sahiplerine atfedilen söz kendilerinin hazreti İsa dininde olduğunu iddia edip de, Hazreti İsa’nın dini ile amel etmediklerini vurgulamaktadır. Bakınız bu ayetin konu içerinde işlenirken ne demek istediğini her türlü bağımlılıktan kendilerini arındıranlar rahatlıkla anlayacaklardır.

5/ 46- Onların (peygamberleri) ardından yanlarındaki Tevrat’ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa’yı gönderdik ve ona içinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat’ı doğrulayan ve muttakiler için yol gösterici ve öğüt olan İncil’i verdik.

5/47- İncil sahipleri Allah’ın onda indirdikleriyle hükmetsinler. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, fasık olanlardır.

5/48- Sana da (Ey Muhammed,) önündeki kitap(lar)ı doğrulayıcı ve ona ‘bir şahid-gözetleyici’ olarak Kitab’ı (Kur’an’ı) indirdik. Öyleyse aralarında Allah’ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen haktan sapıp onların heva (istek ve tutku)larına uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol-yöntem kıldık. Eğer Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet kılardı; ancak (bu,) verdikleriyle sizi denemesi içindir. Artık hayırlarda yarışınız. Tümünüzün dönüşü Allah’adır. Hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri size haber verecektir.

Görüldüğü gibi her peygamber kendisinden önce gelen peygamberleri ve kitaplarını tasdik ederek insanların karşılarına çıkmaktadırlar. İnsanlar kendilerine peygamberler aracılığı ile gelen vahiyleri bozup satabilirler ama o Allah katında asla bozulmuş değildir. O levhi mahfuzda saklanmıştır. Ona inen vahiylerin orijinali gelecek olan peygamberlere de aktarılmaktadır.

Daha önce de bahsettiğim gibi Allah’tan gelen vahiylerin koruna bilmesi için, iki şart vardır. Birinci şart, gelen vahiylerin Yazma ve ezberleme konusunu gündeme getirebilecek insanların oluşmasıdır. Bir başka deyişle peygambere tabi olan onu etten duvarla örerek koruyan canlarından daha çok seven, elçilere sahip çıkan iman edenlerin olması gerekiyor. 

İkinci şart, Allah’tan gelen vahiylerin peygamberlere iner inmez yazılıp belgelenmesi gerekiyor. Bu da yazı kültürü ve sanatının gelişmediği dönemlerde olması mümkün değildir. Onun için peygamberlik yazı kültürü ve sanatının gelişmesine kadar ardı ardına dizilerek devam etmiştir. Bu olay son nebi ve resule kadar böyle devam etmiştir. Ne zaman ki Allah’tan gelen vahiyler bir taraftan insanlar eliyle yazıldı ve ezberlendi Allah’ın dini koruma altına alındı işte o zaman peygamberlik noktalanmıştır.

Müslüman olanların elinde bir taraftan vahiyler iner inmez yazılan ve bir taraftan da hafızlar tarafından vahiyler ezberlenmiştir. İncil ise hazreti İsa öldükten üç yüz yıl sonra kaleme alınmıştır. Orijinal-den uzak zan ve tahminle yazdıkları İncil ile Vahiylerin gelişiyle beraber yazılan ve ezberlenen Kuran aynı olabilir mi? Kuran’ın bir tane olduğu konusunda hiç şüphe yoktur. Ama İncil ise altmış tanesinden dört taneye düşürülmüştür bu İncil diye Hristiyanların sahiplendikleri kitap gerçekten Allah’tan Gönderilmiş bir kitap olabilir mi?

Kuran’ın söylediği İncil Allah’tan hazreti İsa peygambere gelen orijinalliği bozulmamış levhi mahfuzda saklı olan İncildir. Yoksa Allah kendi elleriyle yazdıkları İncil sahiplerine İncil ile hükmetsinler der mi?

Görüldüğü gibi Kuran okuyucularının bile, Kuranı okurken anlamalarının temelini ön bilgi ve yargıları etkilemektedir. Bu gün İslam toplumlarında oluşan binlerce mezhep de Hıristiyanların Hazreti İsa’dan sonra ortaya çıkan mezhepler gibidir. Dikkat ederseniz onların inanç ve amellerini oluşturan birçok konulardaki İslam toplumlarının din anlayışları Yahudi ve Hristiyan dininin bir uzantısı olduğunun bir delilidir.

Kuran’da Âdeme yasaklanan “yasak ağaç” ile Yahudilere Yasaklanan”Cumartesi yasağı” arasında hiç fark olmadığı gibi, Muhammed’ e yasaklanan içki ve domuz eti ile İsa’ya yasaklanan arasında da hiçbir fark yoktur.

ALLAH BİR PEYGAMBERE HARAM ETTİĞİNİ DİĞER PEYGAMBERE HELAL ETMEZ.

3/ 50- “Benden önceki Tevrat’ı doğrulamak ve size haram kılınan bazı şeyleri helal kılmak üzere size Rabbinizden bir ayetle geldim. Artık Allah’tan korkup bana itaat edin.”

Ayette sanki ilk bakışta olayın iç yüzünü kavrayamayanlar Allah Yahudilere bazı şeyleri haram kılmış da hazreti İsa ile bu haram kıldıkları bazı şeyleri helal kılma gibi algılarlar. Ama Kuran’ın temel esprisinde Allah temiz olan şeyleri helal, pis ve murdar olan şeyleri de haram kılar.

7/ 31- Ey Âdemoğulları, her mescid yanında ziynetlerinizi takının. Yiyin, için ve israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.

7/32- De ki: “Allah’ın kulları için çıkardığı ziyneti ve temiz rızıkları kim haram kılmıştır?” De ki: “Bunlar, dünya hayatında iman edenler içindir, kıyamet günü ise yalnızca onlarındır.” Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız.

2/ 168- Ey insanlar, yeryüzünde olan şeyleri helal ve temiz olarak yiyin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Gerçekte o, sizin için apaçık bir düşmandır.

Ayetlerden anlaşıldığı gibi Allah Hitap ederken bütün insanlığa hitap etmektedir. Peygamberlerin görevi de o değil mi? Her peygamber kendi kavimlerine temiz ve güzel olan şeyleri helal murdar ve pis olan şeyleri de haram kılmıştır. Murdar olanı helal yapan temiz olanları da haram yapan insanların kendileridir. Bir örnek daha verecek olursak O olayı tamamen doğru bir yere oturtturmak tadır.

7/157- Onlar ki, yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici (Nebi) olan elçiye (Resul) uyarlar; o, onlara marufu (iyiliği) emrediyor, münkeri (kötülüğü) yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır.

Ayetteki şu ifade,” o, onlara marufu (iyiliği) emrediyor, münkiri (kötülüğü) yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor.” Bütün peygamberler için aynıdır. Burada temiz şeyleri helal derken sanki hazreti Musa ve İsa onlara kendi şeraitlerinde murdar olanı helal temiz olanları da haram etmiş sanmaktadırlar.

Son nebi ve resulün burada değiştirdiği onların Musa ve İsa’ya gelen vahiy orijinli dinden sapmalarını Allah’ın helal ettiği bazı şeyleri onlar kendi kendilerine haram kıldığını Allah’ın haram ettiği bazı şeyleri de kendi kendilerine helal kıldıklarını anlatmaktadır. Yeni gelen nebi ve resul onlardaki iman edenler için bu yanlışlığı kaldırarak onların üzerindeki ağır yükü kaldırmaktadır. Eğer ayette anlatılmak istenen bu olmamış olsaydı Şu ayetlerle tezat teşkil ederdi.

14/ 47- Allah’ı, sakın elçilerine verdiği sözden dönen sanma. Gerçekten Allah Azizdir, intikam sahibidir.

16/ 118- Yahudi olanlara da, bundan önce sana aktardıklarımızı haram kıldık. Biz onlara zulmetmedik, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.

Allah bir taraftan Her gelen nebi kendilerinden önce gelen nebi ve resullerin getirdiklerini tasdik edip doğrular desin. Hem de her nebinin getirdiği haram ve helalin farklı olduğunu söylesin. Allah hem Nebiler ve resuller arasında ayırım yapmayın desin. Hem de nebiler arasında şeriat farklılıkları olduğu söylensin. Allah hem sana neyi haram neyi helal ettiysek onlara da helal ve haram ettik desin. Yahudi ve Hristiyan olanlara helal olan bazı şeylerin haram, haram olan bazı şeylerin de helalliğinden söz etsin. Bunlar Kuran’ın anlatışına tamamen terstir Çünkü Kuran’da asla bir çelişki ve çarpıklık yoktur.

5/ 68- De ki: “Ey Kitap Ehli, Tevrat’ı, İncil’i ve size Rabbinizden indirileni ayakta tutmadıkça hiçbir şey üzerinde değilsiniz.” Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun tuğyanlarını ve inkârlarını artıracaktır. Sen de kâfirler topluluğuna karşı üzüntüye kapılma.

5/69- Gerçek şu ki, iman edenlerle Yahudiler, Sabiîler ve Hıristiyanlardan Allah’a, ahiret gününe inanan ve salih amellerde bulunanlar; onlar için korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.

Tevrat ve incili ayakta tutmak Allah’tan orijinal olan bozulmayan Tevrat ve incili ayakta tutmaktır. Yoksa günümüzde ortalıkta dolaşan insanların elleriyle uydurdukları eski ahit ve yeni ahit’i bir arada barındıran Tevrat ve İncil değildir.

Maide altmış dokuzuncu ayet de bakara altmış ikinci ayet gibidir. Orada Allah’ın övdüğü bu günkü sapmış olan Yahudi sabi ve Hristiyanlar değil, İnsanlık tarihinin başlangıcından bu tarafa peygamberler silsilesi ile devam eden tevhit akidesine bağlı kalarak ben Müslümanım deyip Yahudi Hristiyan zihniyetinden ayrılıp iman eden ve Salih amel işleyen konuma gelenlerdir.

Makale olarak yazmış olduğum bakara suresi altmış ikici ayetin açıklaması ile makalemin linkini vereyim de belki merak edenler açıp okuyabilirler.” 

2/ 120- Sen onların dinlerine uymadıkça, Yahudi ve Hıristiyanlar senden kesinlikle hoşnut olacak değillerdir. De ki: “Şüphesiz doğru yol, Allah’ın (gösterdiği) yoludur.” Eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların heva (arzu ve tutku)larına uyacak olursan, senin için Allah’tan ne bir dost vardır, ne de bir yardımcı.

Sonuç olarak, Kuran’ın Yahudi ve Hristiyan olanlara; 

“- İncil sahipleri Allah’ın onda indirdikleriyle hükmetsinler. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, fasık olanlardır.”  Edemezler.. Neden? Çünkü o İncil Allah ın indirdiği değil insanların kendi elleriyle değiştirdiği İncil. O halde ne yapmallar? O Allah ın indirdiği İncil i tasdik eden Kuran ı baz alacaklar ve onunla hükmedecekler. Bu ayette geçen İncil bugünkü ellerinde  ki bozma yazma İncil değil Allah’tan gelen hazreti İsa’ya gelen vahiy orijinli İncildir.

9/30- Yahudiler: “Üzeyir Allah’ın oğludur” dediler; Hristiyanlar da: “Mesih Allah’ın oğludur” dediler. Bu, onların ağızlarıyla söylemeleridir; onlar, bundan önceki inkâr edenlerin sözlerini taklid ediyorlar. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar?

Bu kadar Allah’ın eleştirdiği ve müşriklikle suçladığı ve lanet yağdırdığı Yahudi ve Hristiyanların ellerindeki bozul muş olana değil  Allah’ın ardı arkası kesilmeyen nebiler ve resuller aracılığı ile tek bir ümmet tek bir şeriat olan yola uymaları istenmektedir.

Doğrularım Allah’a Yanlışlarım ise bana aittir.

Ali Rıza Borazan

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.